İSTİKLAL MARŞI’NI AÇIKLAMADA YENİ BİR YAKLAŞIM

İSTİKLAL MARŞI’NI AÇIKLAMADA YENİ BİR YAKLAŞIM

Osman ARSLAN

İstiklal Marşı, tarihten silinmekle yüzyüze kaldığı bir kara günde, vatansever bir Müslüman olan Akif’in kaleminden Müslüman Türk milletinin tarihe ve dünyaya karşı milli manifestosu olarak doğmuştur.

Bütün Meclisin her kıtasını ayakta, hararetle alkışlayarak oybirliği ile kabul ettiği, cephelerde yürekleri cesaretle dolduran ‘Milli Mutabakat Metni’, İstiklal Marşı olmuştur.

Türk Milletinin var oluş iddiasının en veciz ifadesidir İstiklal Marşı. Millet varlığının ruhunu ve kimliğini ifade eden bir ‘şifre’ gibi işlenmiş olan ‘değerler’, gergef gergef her satırın anlamına yerleştirilmiştir.

İstiklal Marşı, Milletin kimlik beyanıdır: “Müslümanız, Türk’üz, esaret tanımayız, imanımıza, vatanımıza, bayrağımıza, namusumuza dokundurtmayız. Ve bu uğurda ödenmesi gereken bedel neyse ödemeye hazırız. Hürriyet ve istiklal de böylece hak ederek aldığımız bir şereftir”

İşte bu makalenin amacı İstiklal Marşı’nda vurgulanan ‘Milli Varlığımızı oluşturan üç temel değeri’, ‘bu üç temel değere tekabül eden üç temel kavramı’ ve bu üç temel kavramı hayata geçirmekle ‘devlet çatısını oluşturan’ ‘üç temel kurumu’ göstermek olacaktır.

Üç değer, üç kavram, üç kurum, milletin devletleşen vücudunun ‘mayası’nı oluşturmaktadır. Bu ‘maya’ bozulmadıkça, milletin sırtının yere gelmesi asla mümkün olmayacaktır.

Şimdi bu yaklaşıma göre istiklal Marşı’nın işlediği üç temel değeri ele almaya geçebiliriz.

ÜÇ TEMEL KURUM

İstanbul hükümeti esir düşmüş devlet yıkılmıştı. Yeni devleti kurmak üzere harekete geçen Mustafa kemal öncülüğündeki milli kuvvetler üç temel kurum kurdu. Bu üç temel kurum elele verince milleti örgütlemiş ve yedi düveli mağlup etmişti.

Türkiye, üç temel kurum başkanlığı üzerinde kurulmuş ve yükseltmiştir. Öyle ki diğer tüm devlet kurumları çökebilir, hatta devletimiz de yıkılabilir. Fakat bu temel üç başkanlık var oldukça Millet yeniden devletini kurabilecektir.

Bu üç kurum: Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığıydı.

ÜÇ KURUMU KARŞILAYAN ÜÇ KAVRAM VE ÜÇ DEĞER

Buüç temelden Meclis, Milletin iradesi ve idaresiniyani bağımsızlığı temsil eder. Bağımsızlığın timsali değerimiz ise ‘bayrak’tır.

Genelkurmay Başkanlığı, yani Türk silahlı kuvvetleri özgürlüğü temin eder, yani ordu ‘hürriyet’in garantisidir. Hürriyet’in yaşadığı, ordunun beklediği değerimiz ise ‘vatan’dır.

Diyanet İşleri Başkanlığı da din işlerini yürütür, din ise iman demektir.

Bu kurumlar ve değerler bu milletin omurgasıdır, dayanağıdır, özüdür, şırasıdır, ruh şifresidir. Bu bozulmadıkça Türk Milletine kıyamete kadar ölüm yoktur.

Nitekim bu üç değeri, bayrak, vatan ve iman değerlerini temsil eden üç kurum dayanışma halinde iken bu millet dünyayı dize getirmiştir.

Ne zaman ki bu değerler çatıştı, ordu Meclis’e el koydu, ya da dine karşı durdu; o gün felaketler yaşadık. Ya da din adına bayrağımıza, vatanımıza saygısızlık yapıldı; zaafa uğradık. Yahut Meclis orduyu veya dini hedef aldı, parçalandık.

23 Nisan gibi 15 Temmuz da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde bu üç değeri temsil eden üç başkanlığın aktif varlığı ile Milletçe püskürtüldü: Ordu içindeki hainlere direndi, Diyanet salalarla halkı direnişe çağırdı, Meclis sabaha kadar çalışıp teslim olmayacağını ilan etti.

İSTİKLAL MARŞI: ÜÇ DEĞERE ÜÇER KITA VE MÜKEMMEL FİNAL

İşte ‘Kurucu ruhumuzu’ özetleyen, ‘Diriliş mayamızın bileşeni’ olan bu ‘üç değerin mükemmel vurgusunu ve birlikteliğini’ veren yegane metin, 1920’den beri değişmeyen tek resmi metnimiz de olan, yani bugüne gelen tek ‘Kurucu metnimiz’ de olan İstiklal Marşı’dır.

İstiklal Marşı, ardı ardına ilk üç kıtadaBayrak, bayrak, bayrak’ der! Yani adeta ‘bağımsızlık’ diye haykırır:

3 KITA BAYRAK ŞUURU

İlk kıtada, “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…” diye başlar; her bir Müslüman Türk evladına, Akif’in kendisi konuşur: “Bayrak, yani bağımsızlık son fert ölene kadar yaşayacaktır” der, bayrağa sahip çıkma kararlılığını aktarır. Konu, ‘bayrak’tır

İkinci kıtada, dönüp bayrakla konuşmaya başlar: “Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl…” diyerek, “bağımsızlığın bu milletin hakkı olduğunu” anlatır. Konu, yine bayraktır.

Üçüncü dörtlükte, bayrak söylenenlere cevap vermekte, artık bayrak konuşmaktadır: “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım…” diyerek milletimizin bağımsızlık iradesinin sesinin dağları, tarihleri aşan yankısını duyurur. Konu üçüncü kez bayraktır!

Böylece ilk üç kıtada bayrak ve bayrağın anlattığı bağımsızlık ruhunu ve kararlılığını işler.        

Üç defa ‘bayrak’a, bağımsızlığa vurgu yaptıktan sonra dördüncü kıtada ‘iman’ der, dördüncü kıtada din duygusunu işler, imana vurgu yapar:

“Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var!” / “Ulusun, korkma, nasıl böyle bir imanı boğar?”

Aktardığımız ilk mısradaki iman ‘İslam imanı’ ikinci mısradaki iman ise ‘İslam imanına dayalı zafere inanış, kararlılık’ anlamındadır. Böylece rahmetli yazar, karamsarlık bulutlarını biraz daha dağıtmış, bayrağın timsali olduğu bağımsızlığa inanışı ‘İslami/dini/imani referanslarla’ iyice perçinlemiştir.

ÜÇ KITA VATAN SEVGİSİ

Beşinci kıtadan itibaren ardı ardına üç dörtlük daha gelir ki ‘hep vatan, hep vatan, hep vatan’

“Arkadaş, Yurduma alçakları uğratma sakın…” yüklenen bağımsızlık aşkı ve imanının ardından artık millet evlatlarına vazife yüklemektedir: “Bu vatanı savunmalısın! Kazanacaksın! Va’di ilahi budur!” der. “İmanının gereği vatanını savun”, der. Yani konu ‘vatan’dır.

“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı…” derken bu sefer ‘ecdadını, tarihini, uğrunda ödenen bedelleri hatırlatarak vatanına sahip çıkması gerektiğini’ anlatır. Gerekçe tarih, konu ikinci kez vatandır!

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda…” mısraı ile başlayan dörtlükte, artık “imanın gereği ve bütün varlığından değerli olan cennet vatan’ için herkesin feda olacağını, olması gerektiğini anlatır. Yani üçüncü kez ‘vatan’ demiştir şair.

Üç dörtlük bayrak, bir dörtlük iman, üç dörtük vatan değerleri işlendikten sonra, iki kıtalık din duygusunu anlatan dörtlükler gelir:

Adeta en önemli hususu, temel gerekçeyi sona bırakmıştır büyük şair:

ÜÇ KITA İMAN VURGUSU

“Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli…” Allah’a yönelerek dininin, imanının korunması duasını yapar şair. İman dolu bir kişinin yapacağı en üst müracaatı yapar, dua eder. Korunmasını istediği şey dinidir, imanıdır. Konu, imandır.

“O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım…” derken tamamen dini kavramlar üzerinden bu uğurda ölümü yüceltir şair. Temel motiv ve konu imana dayalıdır. Bir dörtlükte konu, üçüncü kez ‘iman’ olmaktadır.

Böylece İstiklal Marşımızda üç kıta bayrak, üç kıta vatan ve üç kıta iman değerlerine vurgu yapılmış olmaktadır.

Adeta Meclis, Genelkurmay ve Diyanet Başkanlıkları İstiklal Marşı’nda bile yer almaktadır.

VE MUHTEŞEM BEŞLİKLE FİNAL

Ve son olarak muhteşem finale gelinir. Finalde de bu üç değer vurgulanmaktadır önce. Ardından da bu üç değerle erişilecek hak edilmiş zafer vurgulanmaktadır:

Birinci mısra “Dalgalan sen de..”  mısraı bayrağa gider;

Vatan için ‘dökülen kan’ ikinci mısrada vatana gider…

“Ebediyen sana yok, ırkıma yok; izmihlal …” inançtır, imana gider..

Ve en sonunda bu üç değer birlikte var ise, bu, iman potasında eriyen değerler bileşeni ile yaşıyorsak ‘hürriyet ve istiklal’ hakkımızdır, elde edilecektir, der şair.

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;(Hürriyet)
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal!(İstiklal)

Hürriyet ve istiklal ancak bu üç değerin birlikte yaşatılması ile elde edilebilir.

İŞTE İSTİKLAL MARŞI BUDUR

İşte hep merak edilen son kıtanın neden beş mısra olduğunun bizce açıklaması da budur. Bu üç değerin son kez üç mısrada sıralanması ve ardından elde edilecek iki büyük amacın özetlenmesi!

Ayrıca eğer on kıta dört dörtlükle biterse 40 mısra etmektedir. Son kıtaya bir mısra eklenince 41 etmektedir ki halk kültüründe “41 kere maşallah” sözünde de anlaşılacağı üzere bereketi çekeceği ve nazara karşı etkili olacağı, başarılı olunacağı yönündeki inanışa da hitap etmek, şair tarafından düşünülmüş olabilir, 41 mısra ile.

Muhteşem bir özetle Türk milletinin karakteri de özetlenmiş olur. Yani “Bu üç değere sahipsen hürriyet ve istiklale de layıksın!” der istiklal şairi.

İşte İstiklal Marşı budur. Milletimizin kimlik ve ruh beyanıdır.

Son söz: Kim ki bu üç değeri birbirinden ayırmaya kalkışır, ya gaflet ya ihanet içindedir.12.3.2017

(Bu yaklaşım ilk defa makale şeklinde kaleme alınmaktadır. Arslan tarafından 2007’den bu yana çeşitli konferanslarda yorum olarak aktarılmıştır.)

 

ROMANLARDA TEHCİRİN YOLCULUĞU

  • 2.1Bin Görüntülenme Sayısı

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar

  • 1.7Bin Görüntülenme Sayısı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakkımda
Hakkımda
Merhaba. Bu sayfalarda birlikte olmaktan son derece mutluyum. Hoş geldiniz. Hayat yolundayız. Her birimiz ayrı bir mecradan, farklı bir maceradan geliyoruz...

Site Toplam Ziyaretçi: 362

Son Yüklenenler

Paylaşımlarımdan Haberdar Olmak İster misiniz?