SANDIKTAN SANDIK ÇIKTI
Osman ARSLAN
7 Haziran seçimleri, öteden beri dile getirdiğimiz “iki dönem destek bir dönem köstek” kuralını bozmadı. İki dönem; 2007 ve 2011’de destekleyerek tek başına iktidar verdiği Ak Parti’yi halk bu sefer bir adım geri çekti ama yine en önde pozisyon verdi.
BARAJLAR SAYESİNDE YÜZDE 41 İLE İKTİDAR OLAMAMAK!
Burda apaçık bir ihtar var. Ak Parti gerçekten demokrat bir parti ise kendi çıkarımını yapacaktır. Fakat yüzde 41 düzeyinde bir destek de son derece ciddi bir güven oyudur. Avrupa’da bu oranda oy görüp iktidar olabilen kaç parti var? Fakat bizde bu düzeyde net bir skorla bile iktidar olamıyorsunuz. Çünkü yüzde 10 barajını koyan askeri ihtilal yönetimi mecliste iki, en fazla üç parti kurgulamıştı. Hatta bunu temin edebilmek için her çıkan siyasal partiyi veto ediyor, siyasetten yasaklıyordu. Sonrasında, meclise dördüncü partinin girdiği her dönem siyasetimiz tıkandı, koalisyonlarla çıkış aradı. Ve bu zor yıllar ülkeyi yeni bir alternatif etrafınfa topalanmaya itti. Yıllar yılı iktidarlar, barajın altında kalan partilerilerden kendilerine yansıyan vekil sayısı avantajına sarıldıkları için barajı indirmediler. Ve her iktidarı da o barajı aşan dördüncü parti indirdi hep. Daha demokratik bir seçim sistemi bu seçimden alınacak ilk ders olmalıdır. Yüzde 36 ile tek başına iktidar olması da yüzde 10 barajının verdiği bir imkandı; bugün yüzde 41’le olamamak da aynı barajın cilvesi! İşte kendi çıkarımını yapıp kendisini düzeltmesi, Ak parti’nin yerine bir arayışı değil yeniden güçlenişinin imkanını oluşturacaktır. Yüzde 41 bu demektir.
HDP’NİN YÜKSELİŞİ
Seçim sonuçları CHP’nin oyunu koruduğunu, CHP’den sadece yüzde 1 oyun HDP’ye kaydığını gösteriyor. Oysa Güneydoğu’daki oylarda yaşanan büyük düşüşle Ak Parti oylarından kaybolan yüzde 8’lik dilimin yüzde 5’ini HDP almış görünüyor. Yani, Güneydoğu’ya yapılan büyük yatırımlar da, çözüm süreci de kar etmemiş, muhafazakar kürtler de HDP’ye oy vermiş bulunuyor. Yani Kürtler etnik kimliklerine oy verdiler. Ak Parti’den kaçan diğer yüzde 3 de MHP’de ortaya çıkmış görünüyor. Demek ki seçmenler nezdinde seçimlerin kritik karar etmeni çözüm süreci olmuştur. Ve çözüm süreci konusunda Kürt halkı HDP’de saf tutmuş, Türk seçmen kısmen MHP’ye kayarak Ak parti’ye tepki vermiştir. Bu tablo şöyle yorumlanabilir: Ak parti çözüm sürecinde Kürtleri de Türkleri de mutlu edememiş, yani ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranamamış görünüyor.
SÖZÜN TÜKENDİĞİ YER
Bize göre, Kandil’in de, kandil’le arasına mesafe koyamamış BDP ve HDP’nin de muhatap alınarak gidilecek çözüm noktası ancak Sırrı Süreyya Önder’in dediği noktaya varır: “Bizim nihai hedefimiz bağımsızlıktır!” HDP’ye verilen her oy perdenin önünde oynanan “Türkiyelilik ve barış” tiyatrosuna niyetiyle verilse de gerçekte “ayrılıkçılık ve bağımsızlık” emeline atılmıştır. Ermeni soykırımını savunan, Kabe ile Taksimi değişecek kadar dine saygısı olan, Türk ordusuna işgalci diyen; uyuşturucu ticaretinin göbeğinde yaşayan ve beslenen bu siyasete destek verenler sadece cehennemlerini hazırlama hakkını kullanmış oluyorlar. Bunu bile bile HDP’de toplanacak yüzde 13’den fazla oy varsa, ve bunların da kahir ekseriyeti Kürt oylarıysa sözün tükendiği yerdeyiz demektir. Kürtler tercihini yaptı. Etnik kimlik siyaseti ‘çağdaşlık’, ‘solculuk’, ‘demokratiklik’, ‘dindarlık’ gibi değerlerden hangisinin kitabına sığıyor acaba? Bu saygınlığı etnikçiliğe yükleyenler de, hizmet edenler de, parçası olanlar kadar başarısını temenni edenler de Kürtlerin daha yeni başlayacak olan kör ve makus talihinin müsebbipleri olacaklardır.
ABDÜLHAMİT VE ERDOĞAN
Ermenilerden kopuş öykümüze ne kadar benziyor. İçeride ve dışarıda Abdulhamit’i devirmek dışında bir şey düşünmeyenlerin destekleyip şımarttıkları Ermeni toplumunun kendilerini trajediye, Türkiyeyi ise Kurtuluş Savaşı’na götüren dramı yüz yıl sonra tekrarlanıyor. Erdoğan’ı indirmek dışında hiçbir emeli olmayan iç ve dış güçlerin destekleyip palazlandırdıkları bir güç var şimdi Meclis’te. O dönemin milliyetçileri bile Ermenileri Abdülhamit Han’ı devirme uğruna desteklemişti. Sonu malum. Düşmanlarımız emperyalist devletler dışında kimse mutlu olmadı. Her şeyi yeniden mi yaşamak zorundayız?
Biz bir koalisyonun bile kurulmasını zor görüyoruz. Türkiye bir erken seçime gebe. Yani sandıktan sandık çıktı.
Bir yanıt yazın