‘KADİR GECESİ’ OLAN AMA ‘KADİR İNSANI’ OLMAYAN MÜSLÜMANLAR
Kur’an’da haber verilmiştir: Bin aydan hayırlı bir gece, vardır. Fakat hangi gün olduğu bilinmez. İdrak ettiğimiz 27. Ramazan gecesi üzerinde çoğu tahminler birleşirken; peygamberimiz “son on günün tek günlerinde arayınız” demiş ve kendisi de bu son on günü ‘îtikâfa’ girerek, dünyaya kapanarak, mukabele yaparak geçirmiştir.
İşte peygamberin Ramazanlarına konuk olan îtikâf, peygamberi dahi cezbetmiş, üzerinde durulmaya, hatırlanmaya değer bir zenginliktir.
PEYGAMBERİN RAMAZAN MİSAFİRİ
İtikaf; sıyrılıp dünyadan, hayattan kopup, ölmeden önce ölmenin sırrına ermektir. İtikaf; ilişkiler, sitemler, baskılar, zevkler ve eğlenceler içinde akıp giden hayat ırmağından çıkıp, bir kenardan bu ırmağı seyre dalma fırsatıdır.
İtikaf, sadeleşmektir. Yalınlaşmak, ayırdolmak, sıyrılmak ve maverada kaybolan bir tefekkür yolculuğuna çıkmaktır. Şehrin içinde, dünyanın içinde kaybolan insanın; camileri bir seyahatin uçuş kabinine çevirip, çıktığı keşifte kaybettiği benini, kendisini bulma serüvenidir, itikaf. Bir iç maceradır ki, itikafla ruhani büyüklüğe eren, mânâ ufuklarında derinleşen insanın, maneviyatın durulaştırdığı bir akılla, etkilerden sıyrılıp hayata bakma, muhasebe yapma fırsatıdır. Bir uhrevi kampa girmektir itikaf.
İTİKAF TERBİYEYİ TAÇLANDIRIR
“Aranızda Hakk’ı tavsiye eden bir grup bulunsun” tavsiyesinin hayatta karşılığını bulacak potansiyeli oluşturma ameliyesidir, itikaf. Belki, Haccda müminlerle buluşan kul, itikafta Rabbiyle buluşur, halleşir, Kur’an okuyarak, tefekkür ederek, ibadet ederek.
İtikaf, bir arayış, adanış ve yüceliş sırrıdır. İnsanın açlıkla bedenî arzularını terbiye edişinin üstüne, ruhani bir hayata adanış demidir. Fakat işte oluş burada, gerçek ortadadır: Ne Ramazan dünya hırslarımızı tüketti, ne de dizginlenmeyen nefislerimiz itikaflara müsaade etti. On gün bile ayrılamıyoruz dünyadan; 355 gün yetmiyor hırslarımıza.
TERK EDİLMEYE YÜZ TUTAN BİR SÜNNET
İtikaf, icabeti terk edilmiş bir manevi kutba yolculuk daveti olarak kalmış haldedir. Ramazan terbiyesinin kemal mertebesini yaşayan, sayımız nispetinde hiç mesabesindedir. Camilerimizin sayısı nispetinde bile yok mertebesinde mûtekif. İşte, camilerin mânâ yolculuğuna rıhlet makamı olamayışına bir acı misal daha.
İtikaf, unutulmaya yüz tutan bir peygamber sünneti. Kadir gecesini bu denli kutlama iştiyakı olan Müslümanlar onu peygamber gibi aramak, peygamber gibi karşılamak, peygamber gibi yaşamak yerine, îtikâf ile huzuruna varmak yerine, neden başka yollar seçerler? Kolaya mı kaçıyoruz yoksa? Cennet ucuz mu o kadar? Devam ettiğimiz cami/cemaat/ mahallede bir itikafa giren var mıdır? Korkarım büyük çoğunlukla yoktur.
MEÇHUL GECE
Zaman dairesinin Rahmana en yakın diliminde, O’nun yakıcı aşkına benliğimizi teslim ettiğimiz Ramazan zirvelerindeyiz. Bereketli zamanlarda, bire bin hasat alınan Kadir Gecesi önümüzde.
Gecenin hangi gece oluşunun meçhuliyeti ise ayrı bir hikmeti sarmıştır.
Tek mukaddes kalması gereken Allah, her türlü putlaşmaya mani bir yöntemle haber veriyor Kadir gecesini. ‘Orta Namazı’nı haber verip hangisi olduğunu belli etmediği gibi. İşrak vakti’ni haber verip ne zaman olduğunu netleştirmediği gibi, Kadir gecesinin de vaktini netleştirmiyor. Böylece inananların ‘Zamanı kutsamasına’ da mani oluyor.
GECEYE KADRİNİ VEREN MALUM DEĞER
Zira zaman da bir yaratılmıştır, keramet zamanda değildir. O vakte mana yükleyen şeyde keramet vardır. Kadir gecesine ‘kadir veren’, ‘kıymet veren’ şeyse, belirtildiği üzere; Kur’an’dır.
Böylece Kadir Gecesi’ni kutlarken ‘O’ geceyi değil, ‘geceye manasını yükleyen değerli şeyi’ hatırlıyoruz: Kur’an’ı!..
İnşallah bir geceye inince ‘bin aydan hayırlı’ kılan Kur’an, bizlerin hayatına da insin; ve her birimizi, içinde Kur’an olmayan ‘binlerce, otuzbinlerce hayattan’ değerli, hayırlı şekilde hayat süren insanlar topluluğu yapsın.
HAYATINA KUR’AN İNMİŞ MÜSLÜMANLAR NEREDE
Belki de, içinde Kur’an inen Kadir Gecesi bulunan, ama hayatına Kur’an inen ‘Kadir İnsanı’ bulunamayan Müslümanlar olmak ayıbından sıyrılırız. İtikafa girmek de Kadir insanı olmaya, peygamber yolunu ihya etmeye bir gayret nişanesidir.
Kadir insanları olursak belki yeryüzü hayırlı bir ümmet görür yeniden. Şu kan ve zulüm devrine son verecek hayırlı, kadirli bir ümmet…
‘Kadir gecesi’ bizleri ‘Kadir insanları’ yaparak geçsin üzerimizden.
O zaman, “Bayram o bayram olur!” 14. 08. 2012
Bir yanıt yazın