KENDİ HAYALİMİZİ KURALIM
Kaçırılan vekil, Foça saldırısı, Suriye ve Hakkari ile uğraşırken, bölgemizde gözden kaçırdığımız önemli gelişmeler oldu. İki satır yazıyla bile ulusal medyamızda yer bulamayan bu haberler kaderimizi etkileyecek önemdedir.
Nelerdir bu gelişmeler?
Öncelikle İran, Taliban’a Tahran’da ofis açtı ve tüm Dünya’ya bunu ilan etti.
Bu ne sonuç doğurur?
İRAN SAF TUTUYOR
Taliban yüzünden Suudi Arabistan’ın aldığı sert tavrı ve ABD’nin bu gerekçe ile Afganistan ve Pakistan’a müdahale ettiğini hatırlarsak, İran bu kritik adımla ABD ve İsrail’e kendini vurma uluslararası meşruiyeti için bir koz daha armağan etti. Diğer taraftan uğrayacağı saldırı kesin olunca İran safını takviye etmeye de çalışıyor.
Ardından İsrail, İran’ı bugün-yarın vurmaya hazırlanıyor. Bunu da gizlemiyor.
Saldırmak için bu kadar sabırsız davranması nedendir?
İSRAİL SABIRSIZ ÇÜNKÜ…
An meselesi gözüyle bakılan bu saldırıyı İsrail; Başbakan ve Başbakan Yardımcısı düzeyinde restleştiğimiz, karşılıklı sertleşmeler yaşadığımız İran ile Türkiye’nin arası açıkken ve Suriye can derdindeyken yapmak istiyor. Zamanlama kendisi için mükemmeldir şu anda. İsrail bu saldırıyla, Peşine Batıyı takacağı ve sonucunda Doğu Kürdistan’ın da doğurulmasına ebelik yapacak ve İran rejimi tehtidini de ortadan kaldırmış olacaktır. Bir taşla iki kuş vurmuş, hiç bedel ödememiş olacaktır.
Tam bu esnada, Clinton da Türkiye’de iken Suudi Arabistan’dan bir sert açıklama geldi: İran’a saldırmak amacıyla hava sahasını kullanırsa İsrail uçaklarını vuracağını açıkladı.
İSRAİL ŞIMARIKLIK YAPMA, BERABER VURACAĞIZ!
İran için kılını kıpırdatmayacak Arabistan bu sertliği neden yapmış olabilir?
Bizce ABD, İsrail’in kontrolsüz ve zamansız bir hareketi olmaması için Arabistan’a bu açıklamayı yaptırmıştır. Zira biliyoruz ki Suudi Arabistan’ın bir dış politikası yoktur, ABD’nin koruduğu koç başıdır. ABD bu yolla İsrail’e lisan-ı halle demiştir ki; “şımarıklık yapma, beraber vuracağız zaten, az sabret.”
Şartlar böyleyken Mısır, uzun yıllar kapalı tuttuğu Refah sınır kapısını iki taraflı olarak açtı! Filistinle sınırları açması, İsrail tarafından büyük tepki ile karşılandı.
İHVAN ‘BİRLEŞİK ARAP DEVLETİ’Nİ İHYA ETMEK İSTİYOR
Bunda, Mısır’ın siyasetindeki İhvan-ı Müslimin ağırlığının önemli rolünün olduğu kesindir. Çünkü onlar, ‘50’li yıllarda kurdukları Birleşik Arap devleti’ni; Mısır, Suriye, Filistin ve Lübnan ile birlikte Mısır liderliğinde yeniden ihya etmek istiyorlar. Suriye’nin geçirdiği sarsıntının sonrası Mısır’a da bu hayali kurdurtuyor.
Bütün bu olaylar kamuoyumuza yansımadı. Gündemlerimizi işgal etmedi. Fakat görülüyor ki Ortadoğu’da herkes savaşa hazırlanıyor.
Savaş sonrasının hesaplarına da başlanmıştır. İran, Mısır, Irak, Arabistan ve İsrail bunu planlıyor. Türkiye ise PKK ve PYD koridorlarında nefes tüketiyor. İç savaş çıkmasın diye kendi derdiyle uğraşıyor. Bölgesi unutturuldu bile.
SÜRECİN DIŞINDA SAVAŞIN İÇİNDEYİZ
Bu kadar hızlı gelişen olayların dışındayız, ama çıkacak muhtemel her belanın da içindeyiz. Herkesin bir kazanma hesabı var. Sadece Türkiye’nin kaybetmeme çabası var. Kazanmak aklından bile geçemiyor.
Adeta bir kum havuzuna çocuğu oturtur gibi Türkiye’yi Kuzey Suriye havuzuna oturtmuş oynatır, meşgul ederken; ABD, şartları olgunlaştırmış, Ortadoğu’da, harita üzerinde ameliyata başlamak üzeredir!
KAZANAN TARAFIN KAYBEDENİ OLMAK!
Clinton bu nedenle buradaydı. Clinton ile ne görüştü Türkiye?
Kârımızın ne olacağını mı? Hayır. Sadece zararlı çıkmamamız için taleplerde bulunduk: Kuzey Suriye’de PKK olmasın!
Cepheler de netleşti artık: Irak-Suriye-İran-Rusya ve Çin bir doğal blok oluşturmuş durumdadır. Arabistan, Mısır, Türkiye, İngiltere ve ABD karşı blok olmuştur. Kuyruğuna takıldığı emperyalist gayr-ı Müslim devletler adına sadece müsümanların kapışıp birbirinin kanını dökeceği, bu ağa devletlerin de arkadan ‘hıh’ diyeceği bir kanlı savaş!
Bu saçma ve iğrenç savaşı kim kazanır?
KENDİ HAYALİMİZİ KURALIM
Sanırız kazanacak taraf bellidir; Türkiye’nin içinde bulunduğu blok bu savaşı kazanabilir. Fakat kazanan blok içinde hiç bir şey kazanamayacak tek ülke de Türkiye olacak gibi gözükmektedir.
Birinci Dünya Savaşı’na girişimizde olduğu gibi göz göre göre, kurban gibi, kan gölüne yuvarlanıp gidiyoruz.
Bu saçmalığa bir dur diyelim!
Şu kum havuzundan çıkalım, oyuncakları bırakalım milletçe.
Kendi hayalimizi kuralım. Tam zamanıdır. Üstelik hayallerimizin esin kaynağı da çoktur bizim.
Bu hayal, Lozan’da yarım kalan Misak-ı Milli’yi tamamlamaktır.
İran, Irak ve Suriye Kürt-Türkmen bölgeleri Türkiye ile bütünleşmelidir. Ortadoğu’nun da ağabey devleti Türkiye olmalıdır.
Ortadoğu başka türlü kalıcı barış ve güven bulamaz! 12.08.2012
Bir yanıt yazın