PAKİSTAN GÜNLÜĞÜ / 2011 KASIM 8
BİR YIL SONRA BİLE DURAN SEL İZLERİ
Pakistan gezisinin ilk günü Pakistan saati ile 23.00 sularında İslamabad’da kaldığımız otele dönerek bitmişti. Dün sekiz saat yolculukla geçmişti. Bugün bir o kadar süre yine yolda geçecekti. Sabah saat 6.00’da yola çıkmıştık. Hedefimiz Carsada kentiydi.
Yağmurlu bir gündü. Carsada’ya vardığımızda Pakistan halkının renk cümbüşü, kırmızılı yeşilli süslemeleriyle kurdukları çadır, çalışma alanı olarak hazırdı. Daha önceden kurulmuş bağlantıların sağladığı hazırlık görünüyordu. Bu bölgede bir önceki gün de çalışanlardan İlyas Bey, Yardımeli’nin Pakistan Koordinatörü de olan Ordu asıllı İstanbul’da yaşayan bir işadamı. Fadi, Filistinli, İstanbul’da yaşayan bir mühendis ve gönüllü. Asım bey de Gümüşhaneli, İstanbul beyefendisi bir inşaat mühendisi.
HİJYEN DÜŞÜNÜLEN SON ŞEY
Kurban kesim çalışmaları başladı. Bir gün önce, Derneğin kurucularından, başarılı bir organizatör de olan dostum Şükrü Can ve yeni tanıştığım ama gönül ve eylem adamı olarak öne çıkan mehmet Çakıl beyler ile birlikte Malakand’da su kanalı kıyısında ve kaldırım taşlarında yaptığımız kesimin ne kadar hijyenik olduğunu düşündük. Yağmur da olmasa görüntü gittikçe kötüleşecek, sağlıklı kesime hiç imkan kalmayacaktı.
Bölgede yardım ve hediye dağıtımı için gittiğimiz kasabalar, asıl Pakistan nüfusunun büyük kısmını barındıran yerleşim birimlerini oluşturuyor. Bir tane araç geçebilecek büyüklükte ana cadde ve onun dışında yaya yürünebilecek ara yollardan oluşan bu yerleşim merkezleri; aslında modernize olduğu gün Avrupa mantığına çok daha uygun, diye düşündüm. Tarım ve hayvancılıkla geçinen ülkede bu bölge sel felaketinden en çok etkilenen yerlerden birisi. Sel felaketinin üzerinden geçen bir yılı aşkın süreye rağmen çadırkentler görüyoruz yol boyu. Selin vurduğu, yıktığı yerler ve izleri duruyor.
SANAYİLEŞME İLK AŞAMASINDA BİLE DEĞİL
Yol boyunca sadece kiremit ve tuğla fabrikaları görebiliyoruz. Sanayi namına bir şey neredeyse yok. Sanayiinin tüketicisi olabilecek bir ekonomi de yok. Pakistan parası elli Rubby 1 TL değerinde. Koca ülkede Nestle dışında bir su markası yok. Yahudi düşmanlığı dorukta olan bu ülke alternatifsiz Yahudi sermayesini besliyor, bu normal değil, diye düşünmeden edemiyoruz.
SAĞLIK OCAĞI MİSAFİRHANE, SEDYEDEN YEMEK SERVİSİ
Bu sefer kahvaltı için davet edildiğimizde sofrada çatal vardı. Sergisiz yerde ve yorganlar üzerinde oturduk. Fakat ilginçtir, hayvancılık bu kadar yagın ama süt dışında peynir de yok, zeytin de yok. Son derece samimi, içten ikramlarda bulunan insanlar. Fakat bir sağlık ocağında yiyoruz; sağlık ocağının görevlisi yok, oda misafirhane ve sedye de servis aracı…
KÖYLÜ OYUNLARI
Her girdiğimiz kasabada canlı bir sosyal hayat vardı. Bizim Adana yöresinde, köyümüzde cızzan adını verdiğimiz ucu inceltilmiş bir kazık üzerine, oyulan orta noktanın oturtulduğu bir kalasın iki ucuna karnından asılarak ayaklarıyla karşı uçtakini düşürecek savurma hareketleri yapılan bir oyundu bu. Bizdeki gibi oyunu yetişkinler oynuyordu. Ayrıca, Dörtlü bir salıncakta birbirlerini denge yaparak tek direk etrafında sallanarak döndükleri, ipin altına taş koyup da oturdukları bir oyun türü de ilkelliği yanında hayli ilginç geldi. Çocuklar kayalara çizdikleri kareler üzerinde oyunlar oynuyorlardı. Tamamen teknolojiden kopuk, köylü tarzı ama insanları birbirine bağlayan el yapımı oyunlar.
Yol kenarlarında fasulye, nohut gibi malzemelerden yapılmış bulunan baharatlı haşlama fasulye, nohut türü yiyecekler satan satıcılar var. Fotoğraflarını çekmemizden rahatsız olmuyorlar. Burada insanlar çok daha rahat bir sosyallik gösteriyorlar. Kucaklaşanlar, davet edip ekmek, meyve ikram edenler… Yapılan yardımları daha bir disiplinli ve aktif iletişim kurarak alıyorlar. Fakat köylerde insanlar son derece cahil bırakılmış olsa da, bir o kadar da sıcak kanlı. Savaş şartlarında yaşamıyor olunca mizacı ortaya çıkıyor halkın diye yorumladım, Malakand’a göre, bu durumu.
KADINLAR SOKAĞA ÇIKIYORLAR
Bu bölgede hiç değilse kadınlar sokaktalar. Burklarıyla da olsa, erkeklerle veya grup halinde de olsa, sokağa çıkabiliyorlar. İlyas Bey bir köylü teyze ile konuşuyor: Türkiye’yi biliyor musun? Cevabı, “ben öyle bir şey almadım.” Türkiye’yi bir yiyecek sanıyordu. Bir başka amca “Ben tarla bilirim, başka bir şey bilmem” diyordu. Okul görmemiş, gazete bilmeyen, televizyonu olmayan ama dört elle dine sarılmış bir kapalı toplum. Carsada’da durakladığımız bir yerde esnaf ziyaretine çıktım. Türkiye’den selamlar söyledim, sohbetler yaptım. Ziyaretlerine gittiğim esnaf çok sıcak karşılıyor. İkramlar ve hoş sohbetler oluyor.
SU VE TUVALET SORUN
Su kaynaklarını kuyulardan, bakraçlarla temin ediyorlar. Tuvalet kültürü neredeyse yok. Tuvalet ihtiyacı olduğunda oturacak bir yer bulamadık. Çünkü ya kapısız, açık, ya da yan yana dizili beliniz kadar yükseklikte ayağa kalkmaya çekineceğiniz yerler. Pakistan’ın gittiğimiz her köşesinde ayakta, bulduğu yere küçük abdestini yapan insanlar gördük.
PIR SOWAN DAĞI
Bir medya çalışması yapılıp, kameraya mesajların verilmesinden sonra, dağıtım çalışmalarını bitirip İslamabad’a dönüyoruz. İstanbul’da beş yıl yaşamış, mükemmel Türkçe konuşan koordinatörümüz ve rehberimiz Seyfü’l İslam bir sürpriz hazırlamıştı bize. İslamabad’da akşam yemeğini son derece modern bir yerde Pır Sowan Dağı’nda ikram etti. Bu dağ, yoğun ormanlarıyla yol boyu maymun sürüleri gördüğünüz bir dağ. Maymun sürüleri yolunuzu kesebiliyormuş. Ormanlık alanlarda vahşi hayvanlar yaşıyor. Tepede bulunan Montal Restaurant ise ayağınızın altına seriyor islamabad’ı.
CAPITAL CONSTRUCTION
Bu yorucu gün trafiğinin akabinde, gece, toplantı için Yardımeli Yetkilileriyle, partner kuruluş Read Foundation ve ihale konusunda toplantı yapıyoruz. Tridy görseller, proje çizimleri ve şartnameler üzerinde konuşuyoruz. İhale sürecini dinliyor ve bundan sonraki aşama için çalışıyoruz. Ciddi bir çalışma yapıldığınu ortaya koyan dokümanlar var elimizde. Verilen teklifler arasından en uygunu olan Capital Construction’da kalıyor iş. Son bir indirim talebine verilen cevaptan sonra, son şeklini alacak ve protokolün imzalanmasına geçilecek. 91 konut, okul, hastane, sağlık ocağı ve mescitten oluşacak köyün arazisini de yolculuk sırasında bugün görmüş, gezmiş bulunuyoruz.
Gün bu şekilde, geç vakitlerde sona eriyor.
Bir yanıt yazın