Ne Dedik, Ne Oldu?
-Bir Durum Değerlendirmesi-
Bazen durup, geriye bir bakmak gerekir. Aydınlar ve yazarlar için kendini değerlendirme önemlidir. Türkiye’nin hızla gelişen gündemi içinde yaptığımız yorum ve teklifler ne kadar isabet kaydetmiştir? Bu önemlidir.
Tümü bu sitede halen durmakta olan yazılarımızda yaptığımız teklifler ne kadar isabet kaydetmiş, ne kadarı kabul görmüştür?
Yemin Krizi üzerine önerdiğimiz ‘CHP-BDP Politikası’ Birebir Uygulanıyor
Bir buçuk ay önce, yemin krizi ilk çıktığında, meclise girmeyen partiler için teklifimiz şu olmuştu: CHP çocukça siyaset yapıyor, onu meclise almak lazım. Ama BDP haince siyaset yapıyor. Ona haddini bildirmek lazım!
Bu önerimiz bugün aynen hükümet politikası olmuştur. Konuyu ele aldığımız “Kriz bitecek de…” Yazımızdan kısa bir alıntı:
“ASIL HADLERİ BİLDİRİLMESİ GEREKENLER
Bir de BDP boyutu var.
Onlar için de bir kelime eksiksiz aynı şeyleri söyleriz. Üstüne bir de işte bunlara ‘hadlerini bildirmek lazım’ deriz.
Ne demektir, “Diyarbakır’a ayak basamasın, bu sokaklarda gezemesin Onlar!”
Sen de buralara ayak basamazsın mı densin istiyorsun? Bu ne haddini bilmez, gemi azıya almış, destursuz, fütursuz galazdır?
Kimsin böyle konuşabiliyorsun?
Neymiş, Diyarbakır’da ‘grup toplayacaklar’mış! Orada toplanacaklarmış!
ONE MİNUTE ZAMANI
Bir dakika, siz Ankara’ya vekil gönderildiniz!
Ayrıca bağımsız seçildiniz ‘bağımlı ve birlikte’ hareket ediyorsunuz!
Devletin başkentini de tanımayan bir tutum içine giriyorsunuz.
Buna haddini bildirmeyeceksen neye bildireceksin!
CHP çocukça ve ahmakça siyaset yapıyor.
BDP ise haince ve azgınca.
SİYASAL SUİKAST
CHP’ninki demokratik rüşt yoksunluğu. BDP’nin tutumu siyasal suikasttır.
BDP’li vekiller sadece devamsızlıktan değil, demokrasiye ve siyasal düzene karşı yıkıcı ve bölücü söylem ve eylemlerden dolayı yargılanmak üzere mecliste fezlekeye konu olmalıdırlar.
En azından milleti kör, herkesi sersem, demokratik düzeni aciz, devleti sahipsiz zannetmesinler.
Onların seçimleri yeniden yapılsın.
Olmayacak bir şey değil, ama yapabilecek kararlılık gösterilsin en azından caydırıcı olacaktır. 02.07.2011”
Terörle Kararlı Mücadele Önerimiz Aynen Hayat Buldu
İki ay önceden bir politika çağrısı yapmıştık: 1- Öcalan’ın avukatları ile görüşmesi engellensin. Örgütle bağı kesilsin. Devlet de görüşmeyi kessin artık.(Avukatların görüşmesi yasaklandı. Öcalan’ın örgütle iletişim, kesildi.) 2- PKK-BDP-KCK cephesinin üzerine topyekun ve kararlılıkla gidilsin. Sert duruş sergilensin.(PKK’ya karşı harekat başladı, KCK ilk tutuklamaları geldi, BDP dışlandı) 3- Kürt halkına açılım sıcaklığı verilsin
O vakitler uzak görülen, hatta bu hükümet bunu yapamaz denilen bu tekliflerimiz bugün devlet politikası olmuş durumdadır. PKK’ya saldırı, BDP’ye rest, KCK’ya yakın takip!.. Bu, fikirlerimizin isabeti, tekliflerimizin doğruluğunu ortaya çıkarmıştır.
“Büyük devlet Olacaksa Şimdi Ne Yapmalı” başlıklı yazımızdan bir alıntı:
“Takip edenler bilir; bugünlerin geleceğini önceden belirtmiş ve kararlılık konusunda peşinen uyarmıştık. Şimdi tam kararlılık zamanıdır. Kürt halkını dışlamadan sarılma, teröre ve yandaşlarına tavizsiz olma zamanı! Fakat Kürt halkına da görevini hatırlatma zamanı.
Sadece biraz kararlılık!..
Bu tepkiler durulmaz diye tavizkar olunmamalıdır. Kararlı olunsun, durulacaktır. Devlet, sokağa gücünü bu sefer göstermelidir.
ÖNLEYİCİ OPERASYON ŞART
Bunun olacağını sanıyorum, çünkü hırçınlıklara karşı birikmiş bir tolerans döneminin taşmış sabrı var.
Yakın zamanda ödenecek siyasal bir bedel de yok. Seçimden yeni çıktık.
Hatta ön operasyonlar hemen gelecektir. Devlet varlığını ya bugün gösterecek, ya da yarın olayların önünü alamayacaktır. Önleyici operasyonlar şarttır.
Umarız böyle olur.
Ardından bir beklentimiz daha var.
DEVLET ARTIK ÖCALAN’LA GÖRÜŞMEYİ KESMELİDİR
Artık zamanı geldi; Öcalan’la devlet görüşmeleri kesilsin. Öcalan’ın davaları bitmişken avukatları ile neden görüştürüldüğünü de anlamıyoruz. Bu da kesilmelidir. Birinci derecede akrabaları dışında kimse ziyaret edememelidir. Aynı tüm diğer mahkumlar gibi…
Bu, örgütü çok başlılığa, birbirine düşmeye ve tükenişe götürecektir. Devletin kararlı tutumu ile bu politika birleşince Kürt halkı terör baskısından ve korkusundan kurtulacaktır.
Öcalan bu şekilde örgütü yönetmeye devam ederse bu gidiş, Öcalan’ı bir seçim sonra Meclis’te görmeye doğru gidiyor.
TÜRKİYE SURİYE OLMAYACAKSA…
35 bin şehidi olan Türkiye bunu kaldıramaz.
O nedenle devlet otoritesini göstermelidir. Zamanıdır. Türkiye Suriye olmayacaksa bu kararlılıkla olmayacaktır.11.062011”
Bugün Hayat Bulan Suriye Politikası’nı Aylar Önce Önermiştik
Suriye olayları yeni çıktığında, askeri müdahale dışında kalan aktif değişim desteği politikamız da dış politikamızın çizgisi olmuştur. Bunun Büyük Türkiye’yi kurmanın yolu olduğu fikrimizin isabetini ortaya koyan politikalar uygulanıyor. O yazıdan bir bölüm:
“Fakat Türkiye, kuzeyinde öldürülen nüfusun kendi emaneti ağırlıklı Sünni Türklerden oluşan halk olduğunu görmelidir. Suriye halkı Urfa, Antep, Kilis, Hatay ve Siirt’ten farklı değildir.
SURİYE ‘BELAMIZ’ DEĞİL ‘BALAMIZ’DIR
Suriye, Türkiye’nin belası değil, ‘balası’ olacak bir ülkedir.
Suriye’nin kaderi Türkiye’nin kaderi olmayacaktır. Ama Türkiye Suriye’nin kaderini belirleyen olacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırda görkemli duruşuna işte tam şimdi ihtiyaç vardır.
İçimizde barış içinde yaşamayı temel şart koşarak, kontrolü elde tutarak, dengeleri iyi yöneterek, dışımızda ise gelişmelere yön vererek…
Büyük Türkiye’ye ancak böyle gidilebilir. 11.06.2011”
Komutanların İstifasının Sonuçları Hakkındaki Yorumlarımız da İsabet kaydetti
Kuvvet komutanlarının istifası henüz yeni iken, bu gelişme üzerine yaptığımız yorum; bundan sonra ordu-polis birlikte olacaktır ve artık terörle mücadele daha etkin olacaktır, şeklindeydi. Son harekat da onu gösteriyor. Bu da doğru bir tahmin, isabetli bir çıkarım olmuştur. “Asker Siyaseti Bıraktı” başlıklı yazımızdan da kısa bir alıntı yapalım:
“ORDU-EMNİYET BİRLİKTE ÇALIŞACAK
Siyasette taraf olmayan TSK artık ‘kurumsal kabiliyetlerini’ sergileyebilir. Bundan sonra terörle mücadele daha farklı olacaktır.
Hükümet karşısında duruşu muhalif olmayıp, görev sahasına hakim bir ordu ile emniyet teşkilatının daha aktif iş birliği gelecektir ki bu durum, bundan sonra iç güvenlikte maksimum düzeyde olumlu sonuç getirecektir.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve TSK’nın siyaset değil görev yaptığı bir Türkiye, güvenlik sorunu olmayan bir Türkiye olacaktır. Bu, mutlu ve güvende bir Türkiye’nin habercisidir.
Sık sık gündeme getirdiğimiz; Türkiye’de iç savaş tezgahlayan şer odaklarının son dönemde hızlanan hamlelerine, karşı hamle yapma kabiliyetini devlete kazandıran bir yeni durumdur. Bu felaket senaryosunu da boşa çıkartacak süreci doğuran bir adımdır.”
Aynı yazıdaki bir başka öngörümüzün de doğrulanacağı işaretleri geliyor:
“TSK KENDİNİ TEMİZLERSE YARGIYA GEREK KALMAZ
Bu emeklilik taleplerinin altında yatan hoşnutsuzluklar, yargılanan ve tutuklu subaylara dairdir. Eğer darbeye teşebbüs eden subaylar TSK’nın kendi disiplin mekanizmasında cezalandırılsa idi bu tutuklamaların hiç birisi olmazdı. Aksine darbeci subayları komuta kademesinin zirvesine taşıyan menfi seleksiyon sistemi demokrasinin bünyesini savunma refleksini er veya görecekti. Milli i,rade, sandıkta gösteriyordu, buna hukuk da eklendi. Eğer bundan sonra TSK bu elemeyi kendi içinde yapar da siyasete karışan subaylarını, ideolojik ve örgütsel faaliyetlere karışan subaylarını kendisi engellerse bir daha ne tutuklama, ne yargılama söz konusu olmayacaktır.
ERGENEKON DAVASI ARTIK BİTER
Bunu umuyoruz. Buna inanıyoruz. Bundan sonra ordu yıpranmaya devam etmeyecektir. Üstelik Ergenekon davası bile demokrasiye yardımcı olan bir komuta sayesinde çabuk sonuçlanabilecektir. Umudum şudur: Sonu belirsiz uzayan ve toplum vicdanını zorlayan Ergenekon davası artık bir iki yıla kadar sonuçlanır. 29.07.2011”
Son üç ay içerisinde yaptığımız yorumların isabeti, tekliflerimizin politikalarla örtüşmesi ile isabetinin ortaya çıkması üzerine bu durumu sitemizden görüşlerimizi takip eden dostlarımızla, memnuniyet ve şükür duyguları içerisinde paylaşmak istedik.
İnşallah, basiret ve istikametten ayrılmadan isabetli fikirler ortaya koyabilme gücünü Allah’ın bahşetmesi dileği ve hassasiyeti ile milletimize hizmet etme gayretimiz devam edecek.
Bir yanıt yazın