İSRAİL’E KARŞI CİDDİ OLMAK

İSRAİL’E KARŞI CİDDİ OLMAK

Osman ARSLAN

İsrail yine katliam yapıyor. Fakat insanın onuruna dokunan cinayetleri değil, o kendilerine yakışan bir çirkinlik; asıl pervasızlıkları, hoyratça hareket etmeleri kanına dokunuyor insanın.

FİLİSTİNLİNİN EVİ ÜSTÜNE İSRAİL EVİ!

Dışarıdan gelip Filistin’in yüzde 70’ini kontrol altına alacak kadar yayıldılar. Mısır, Lübnan, Suriye birleşti bir şey yapamadı. Umurlarında değil.

Filistinlilerin evlerinin üstüne İsraillilerin ev yapması politikası da toprağın ellerinden alınmasının hamlelerinden biri. Mülkiyet hakkını ihlal eden bir zulümdür. Kim engel olabiliyor?

ÜÇ GÜNDE BİR ÇOCUK

İsrail Ortalama üç günde bir Filistinli bir çocuk öldürüyor senelerdir. Beş yaşında yedi yaşında… Büyüyünce eli kendilerine karşı silah tutacakları daha bebekken, çocukken öldürme siyaseti seksenli yıllarda başlayan bir sistematik kökünü temizleme yöntemi. Yani faşizm. Daha anlamlı ifadesiyle planlı yürütülen ırkçı bir soykırım eylemidir İsrail’in Filistinli çocuklara yaptığı. İşte Sayın Başbakanın Davos’ta söylediği “siz çocuk öldürmeyi iyi bilirsiniz” sözü tam da hakikati anlatıyor.

2006 yılından bu yana öldürülen İsrailli sayısı 36. Öldürülen Filistinli sayısı 4300. Ve 36 İsraillinin her biri için ayrı kıyamet kopmuştur. 4300 kişi için cılız kınamalar…

HARAM AYLARI BİLE YOK

Yakıcı bir ıstırap içindeyiz. Bir de çocukları öldürürken Gazze’yi bombalarken her yıl kasten Ramazanı seçiyorlar. Çıldırtmak için damarımıza kasten en acıtıcı yerden basıyorlar. Müslümanlardan Çıkan sesin cılızlığı işleyecekleri şenaatler için İsrailoğullarına daha bir cesaret veriyor olmalı.

DÜŞMANA CESARET VERMEK

Halimiz bu: Düşmanı yüreklendirecek kadar zavallıyız.

Peres’in Kudüs’te ilk katliamı ve işgali yaptıklarında sabahlara kadar uyuyamadığını söylediğini unutmayalım.”Sabah bütün Müslümanlar tepemize çullanacak bizi burada boğacak sanmıştım. Fakat hiç bir kıpırdama olmadığını görünce bundan sonra bir şey olmayacağını anladım.” Yine Peres’in bir röportajını okumuştum: “yeryüzünde bu Müslüman tipi oldukça İsrail tehdit altında değil, ne zaman ki Kuran’ın tarif ettiği Müslüman yeryüzünde görünür o zaman düşünürüz!” Bu cümleler hem hâlimizin sebebidir hem de yaşadığımız utanç verici halin yüzümüze vurulmasıdır. Açıkça Müslümanlığımıza bühtan edecek kadar da pervasızdır.

BİRBİRİNİZİ İYİ ÖLDÜRÜYORSUNUZ

Dünya susuyor. ABD, Fransa yalandan kınamalarla geçiştiriyor. Peki ya Müslümanlar? “Kaç hakiki Müslüman gördümse makberdedir!/Müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir!” Diyen Akif ne kadar haklı imiş! Müslümanlara sesleniyorum: birbirinizi katletmek ve birbirinizi yok etmek için sarf ettiğiniz çabanın binde birini İsrail’e karşı kullansanız tek Filistinlinin burnu kanamaz!
Birbirinizi yermek, birbirinizi yemek, birbirinizi alçaltmak için harcadığınız emeğin binde biri ile İsrail çöker.

Birbirinize boşalttığınız hakaretin binde biri ile 5,5 milyonluk İsrail tükrüğünüzde boğulur!
Fakat hayır! IŞİD’in işi var, Talibanın büyük davası var, Hizbuttahririn, Hizbullahın, Esed ordusunun, İran ordusunun, Irak ordusunun, Kürt birliklerinin, Cezayirli gerillaların işleri çok! Daha öldürecek çok Müslüman var. Katledecek kardeşleri çok! İsrail ile uğraşmaya vakitleri de yok gündemleri de! Yazık! Yüz karası bir cehalet! Allah’ın nusratını yok edecek bir utanç bu!

Hoş, şüpheliyim. IŞİD’in eline geçse Filistinliler İsrail’in yaptığından azını mı yapar? Ya da Esed’in eline geçseler? Belki İsrail’e rahmet okur Filistinliler!

İMDAT NEREDE

Kim imdad edecek Filistin’e! Ne kadar zavallıyız!
İsrail’in gücü nereden kaynaklanıyor? O derin, gizemli ve efsanevi Siyonizm ağının kudretine inanmıyorum artık. İsrail eğitim, örgütlenme, kaynak yönetimi ve güvenlik konusunda çok güçlü ve diasporası çok dinamik. Bütün gücü de burdan kaynaklanıyor. Yüzde iki olmayan Musevi nüfus parçalı olduğu halde ABD’de etkili bir lobisi var. Aynı şeyleri biz de yapabiliriz. Düşmanın silahı ile silahlanmak asgariden şarttır. Devletin ciddi reorganizesi bu işi çözebilir. Yeryüzünde yegane umut da zaten İslam Türkiye’sinin demokratik dinamiği. Yaparsa bunu yine bu millet yapacak.

ONLARIN RÜZGARI ZAYIFTIR

Sanıldığı gibi cesur da değiller. Şu anda bir Dünya şampiyonası yürütüyoruz. İsrail takımı da geldi. Onları misafirimiz olarak en güzel şekilde ağırlayıp göndereceğiz. Fakat takımlarının koruması konusunda paranoyakça tedbirler alıyorlar. Ayrıntılar çok şaşırtıcı. Korkuyorlar.
Ayetler çok açık.”Sen onları derli toplu sanırsın oysa kalpleri dağınıktır… “Onların rüzgarı (gücü) zayıftır”

Sadece bir cesaret. Bir Hz. Ömer cesareti, bir Selahaddin cesareti, bir Abdülhamit cesareti…1938 yılında meclis kürsüsünden; İngiltere tarafından İsrailoğulları Filistin’e getirilirse Mehmetçik Filistin’i korumak için behemahal harekete hazırdır!” Diyerek vefatından sonraya kadar İsrail planını erteleten Mustafa Kemal’in cesareti… Ya da “one minute” diyebilen Erdoğan’ın cesareti…

Hamleye dönmesini diliyorum bu cesaretin. Neden mi? Bugüne kadar maceradan kaçınma ve kendi dinamikleri içinde güçlenme gereğini savunurken neden mi şimdi aktif müdahaleden, en azından ciddiyet göstermekten yanayız?

KURBAN ROLÜNE HAYIR

Çünkü artık körün göreceği kadar kuşatılmış bir çember bizi de boğmak üzere daralıyor. Tam şimdi çemberi yaracak hamle gereklidir. Bu hamle ne Irak’a, ne Suriye’ye, ne İrana, ne kürtlere karşı olabilir. Zira bunların hepsi sunidir ve enerjimizi emecek birer tuzaktır.!

Fakat Filistin için yapılacak bir hamle bu coğrafyayı da arkamızda toplayacak bir liderliğe dönüşerek oyunları bozabilir. Bu müdahalenin ille de askeri olması gerekmez. Hatta son ihtimal bu olabilir. Fakat askeri müdahaleye de hazır olmalıyız. Az çok millileşmiş bir silah sanayimiz de varken artık bunu konuşabiliriz.

Ya da kendisine hazırlanan kötü kaderini bekleyen kurbanlar oluruz. Coğrafyamızdaki diğer kurbanlar gibi…

Allah korusun Yeni bir Çanakkale Savaşında uyanırız. Son kalemizi ileri bir karakolda saldırıları durdurarak korumak daha akılcıdır.

Ya susacağız ya da İnandırıcı olmak zorundayız. İsrail’e karşı ciddiyetimizi göstermek zorundayız.